AK Parti Sözcüsü Çelik: CHP yönetimi ve Özel’de ciddi bir siyasi navigasyon problemi var

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ifadelerine tepki göstererek, “CHP yönetiminde ve Sayın Özgür Özel’de çok ciddi bir siyasi navigasyon problemi vardır, çok ciddi siyasi pusula meselesi vardır. Yani navigasyona herhangi bir şey yüklediğinde CHP’ye söylemesi gereken sözü AK Parti’ye söylüyor. Aynaya bakarak yüzleşmesi gereken meselelerde Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı haksız ifadeler kullanıyorlar” dedi.
Kocaeli’de AK Parti’nin Türkiye Yüzyılı buluşmaları kapsamında kente gelen Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin il başkanlığında açıklamalarda bulundu.
REKLAM
6 Şubat 2023 depremine değinen Çelik, “Depremle ilgili olarak önümüze gelen tablo; ülkemizdeki depremin sarstığı ve yerle bir ettiği alan neredeyse bir ülke büyüklüğünde bir alandı. Bu, 100 yılın depremi olarak sadece bunu biz söylemiyoruz; dünyada bu şekilde değerlendirilen birçok niteliği olan bir durum. Burada ‘Hiçbir hükümet bunun altından kalkamaz, dünyada bu sürede herhangi bir şekilde konutların teslimi mümkün değil’ denirken Türkiye büyük bir başarıya imza atarak bunu gerçekleştirdi, gerçekleştiriyor. Türkiye bir kere daha bütün dünyaya, hangi yarayı alırsa alsın, hangi bedeli öderse ödesin, ayağa kalkabileceğini göstermiştir. Bütün vatandaşlarımıza arz etmek isterim ki bu, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından aylık ya da yıllık bir takiple değil, saatlik bir takiple neticelendirilmiş bir konu. Cumhurbaşkanımızın, partimizin gündeminden bir an bile çıkmamıştır” ifadelerini kullandı.
‘DEVLETİN NİTELİĞİ VE MİLLETİN DEĞERLERİ KONUSUNDA HERHANGİ BİR PAZARLIK SÖZ KONUSU DEĞİL’
Terörün Türkiye’nin gündeminden çıkması için Cumhur İttifakı’nın güçlü bir irade ortaya koyduğunu ifade eden Çelik, kadroların sahada vatandaşlarla istişare halinde çalıştığını söyledi. Sahada insanların sorularına ve kaygılarına cevap verdiklerini anlatan Çelik, “Türkiye’den terör gündeminin çıkması aynı zamanda yakın bölgemiz için de bir ilham kaynağı olacaktır ve Terörsüz Türkiye süreci, terörsüz bölge sürecinin de referansı haline gelecektir. Devletler ‘hard power’ dediğimiz sert güçlerini kullanırken terörle mücadele konusunda yumuşak güçlerini de kullanırlar. İşte, terör örgütü mensuplarının teslim olması ve silah bırakması, feshedilmesiyle ilgili geçmişten itibaren yapılan hukuki düzenlemeler, çeşitli çalışmalar söz konusudur. Bu çerçevede etrafımızdaki gelişmelere, dünyadaki gelişmelere bakıldığında esasında terörsüz Türkiye süreci hem Türkiye için son derece zamanlaması, mekanı ve referansları doğru stratejik bir adımdır hem de bölgemizi, yakın bölgemizde birtakım emperyalist planlamalarla daha çok istikrarsızlaştırmak isteyenlerin, bölge insanının geleceğine ipotek koymak isteyenlerin bütün bu gelişmeler karşısında aslında Terörsüz Türkiye’den terörsüz bölgeye oluşan referans büyük bir cevap vermelidir. Bu, bütün kötücül planlara karşı Türkiye’nin kendi iradesiyle ortaya koyduğu bir yaklaşımdır. Dün Sayın Cumhurbaşkanımız yine güçlü bir mesaj vererek şehit ailelerimizin ve gazilerimizin müsterih olması gerektiğini, onları incitecek hiçbir adım atmayacağımızı söyledi ki bize her toplantıda talimatları budur. Öteden beri de söyledik; devletin niteliği konusunda ve milletin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık söz konusu değildir. Aynı şekilde bütün bu süreçler tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ilkesi çerçevesinde gerçekleşecektir” diye konuştu.
REKLAM
Sürecin herkesin faydasına olduğunu belirten Çelik, “Yakın bölgemizde de görüyoruz ki Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, aynı şekilde Alevi’yi, Sünni’yi, Şii’yi, Dürzi’yi, Ezidi’yi birbirine düşürmeye çalışanlar aslında bu bölgelere sadece sömürge gözüyle bakanlardır. Biz ise bölgedeki bütün etnik unsurlara, bütün mezhebi unsurlara kardeşlik gözüyle bakıyoruz. Türkiye’nin içerisinde sık sık söylediğimiz şey şudur; hepimizin adları farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş yoktur. Türkiye’de herkes ev sahibi, birinci sınıf vatandaştır. Tabii ki demokrasimizi, Cumhuriyetimizi, hukuk devletimizi hedef alanlara karşı her zaman güvenlik güçlerimiz teyakkuz halindedir. Ama aynı zamanda da hukuk devletimizin kapasitesiyle, hukuk sistemimizin imkanları dahilinde, Cumhuriyetimizin imkanları, demokrasimizin imkanları dahilinde de bunları çok boyutlu bir şekilde çözebilecek kapasiteye sahibiz” dedi.
‘HEM ÜLKEMİZDE HEM YAKIN BÖLGEMİZDE ‘KARDEŞLİK’ DİYECEĞİZ’
Terörsüz Türkiye sürecinin önüne geçmek isteyenlerin emperyalizm ve Siyonizm odaklarıyla yanaşık düzende durduklarını söyleyen Çelik, şöyle konuştu:
“Bugün net bir şekilde görüyoruz ki her kim terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge sürecine ulaşılmasının önüne geçmek için silah bırakma konusunda ve fesih konusunda bir geciktirme mesajı veriyor ya da silah bırakma ve fesih sürecini sulandırmaya ve ertelemeye çalışıyorsa aslında görüyoruz ki emperyalizm, Siyonizm dediğimiz bu odaklarla yanaşık düzen içerisinde duruyor. Ya da her kim bu süreçle ilgili birtakım şerhler düşmeye, ön şartlar koymaya, süreci gündeminden saptıran başka ajandaların parçası haline getirmeye çalışıyorsa bunlar güya sürece çok gövdeden karşı değilmiş gibi bir üslup kullansa da esasında süreci enfekte etmeye çalışan birtakım tutumlar içerisinde oluyor. Bu sabotajlara karşı geçmişten itibaren son derece idmanlıyız. Bu konularda büyük bir tecrübemiz var. Bu sabotajları yapmaya çalışanların niyetlerini, amaçlarını görüyoruz. Biz her ne olursa olsun hem ülkemizde hem yakın bölgemizde ‘kardeşlik’ diyeceğiz, ‘kaderdaşlık’ diyeceğiz, ‘duygudaşlık’ diyeceğiz ve geleceğe bu şekilde bakmaya devam edeceğiz. Şimdi de görüyoruz, mesela Suriye’yi istikrarsızlaştırmak isteyenlerin aslında oradaki odaklara özerklik vadedenlerin, o belli odaklara özerklik vadederek şu anki o mezhep unsurundan ya da etnik unsurdan yana gibi davrananların hiçbir şekilde o etnik unsurun ya da o mezhep unsurunun iyiliğini düşünmediğini biliyoruz. Onlar böyle yaparak esasında daha büyük bir fitne çıkarmaya, bölgeyi etnik ve mezhebi fay hatları temelinde bölmeye ve kendi çıkarlarını tahakkuk ettirmeye çalışıyorlar. Eninde sonunda terörsüz bir Türkiye ve terörsüz bölge hedefine ulaşacağız. Bu, ülkemize ve bölgemize dönük kötü niyet besleyenlere, kötü niyetli projeleri tahkim etmek isteyenlere vereceğimiz en güçlü cevap olacaktır.”
‘CHP’DEKİ GELİŞMELERE HAKİM OLMAKTAKİ CARİ AÇIĞI BİZE SALDIRARAK KAPATAMAZ’
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, AK Parti ve Cumhur İttifakı’na yönelik sözlerini eleştiren Çelik, şöyle devam etti:
“Biz esasında Sayın Özgür Özel’in birinci meselesinin kendi partisiyle uğraşmak olması gerektiğini değerlendiriyoruz. Yani CHP gibi köklü bir parti bu skandalların içine nasıl düşmüştür? CHP gibi köklü bir partinin her tarafından bu kadar skandallar patlarken Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi neyle meşguldür? Esasında ilgilenmesi gereken konu budur. Aslında tabloya baktığımızda herhangi bir şekilde konunun bizimle bir ilgisi yok. Birtakım CHP’liler birtakım CHP’lileri yargıya şikayet etmişler. Şikayetleri üzerine gündeme gelen rüşvet, şantaj, diğer birtakım skandallar meselesi yargı tarafından ele alınmış. Şikayet zaten CHP’lilerden gelmiş ve bunlar gizli de olmamış. Bütün o süreçler de basına yansıyarak bunların hepsini ekranlarda CHP’lilerden dinledik; kimisi belediye başkanı, kimisi milletvekili. Sayın Özgür Özel’e de baştan beri şunu söyledim; ‘Siz bütün bu gündemi önünüze alın, diyebiliyor musunuz ki, tek tek, bunların hiçbiri söz konusu değildir, ben kefilim?’ Çünkü bunu söyleyenler de CHP’li. Ya dönün o CHP’lilere bir şey söyleyin. Ama baştan beri söylediğim, CHP yönetiminde ve Sayın Özgür Özel’de çok ciddi bir siyasi navigasyon problemi vardır, çok ciddi siyasi pusula meselesi vardır. Yani navigasyona herhangi bir şey yüklediğinde CHP’ye söylemesi gereken sözü AK Parti’ye söylüyor. Aynaya bakarak yüzleşmesi gereken meselelerde Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı haksız ifadeler kullanıyorlar. Özgür Özel’in Cumhuriyet Halk Partisi’ni yönetmekte gösterdiği zafiyet, Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin, Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki gelişmelere hakim olmaktaki cari açığı, Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı’na saldırarak kapatılamaz. Bu cari açık giderek büyümektedir. Bu cari açık, CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarımızın da hak etmediği, milletimizin hak etmediği, siyaset hayatımızın hak etmediği bir noktaya gelmiştir. Dolayısıyla bunu yönetmesi gereken CHP yönetimidir. Yani neredeyse gelip bu meseleleri yönetin diye bize çağrı yapacaklar. Bu konunun bizimle hiçbir ilgisi yok. Bu kongrelerde şikayetleri yapanlar da onlardır. Yine ekranlarda görüyorsunuz bunları. Ondan sonra zaten yargı bu konuya el atmış. Ve Cumhuriyet Halk Partili birini uzaklaştırmışsa yerine yine Cumhuriyet Halk Partili birini getirmiştir. Dolayısıyla bu konu esasında CHP’nin yönetilmesiyle ilgili siyasi navigasyon problemini, siyasi pusula problemini, esas olarak da siyasi anlayış konusundaki zaafı ve yüksek cari açığı göstermektedir. Bunu halletmesi gereken onlardır, biz değiliz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımıza söyledikleri çirkin ifadelerle ilgili olarak biz bir kere daha söylüyoruz; Cumhurbaşkanımız kırmızı çizgimizdir. Bu haksız ifadelerle hukuk ve siyaset alanında sonuna kadar mücadele ederiz. Bilinmesi gerekir ki problem bizde değil, Cumhuriyet Halk Partisi’nin problemi Cumhuriyet Halk Partisi’yledir. Dolayısıyla bu, Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül vermiş vatandaşlarımızın da hak etmediği bir meseledir. Onu çözmeleri gerekir. Bazen şöyle bir espri yapılır; ‘Umulmadık bir şey ortaya çıktığında, mutfakta biri mi var’ denir. CHP’de anlaşılıyor ki mutfakta hiç kimse yok. Herkes mutfağı terk etmiş, kendi kendine yürüyen bir şey haline gelmiş. Esas olarak Özgür Özel’in değerlendirmesi gereken budur.”
‘ERDOĞAN, EYLÜLDEKİ BM GENEL KURULU’NDA FİLİSTİN MESELESİNİN EN GÜR SESİ OLACAK’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gazze hassasiyetini sorgulamaya çalıştıklarını ancak karşılığı olmadığını ifade eden Çelik, “O gün de Meclis’te söyledi; ‘Erdoğan’ın Gazze’yi turistik bölge yapacağız, tesis yapacağız diyenlere karşı bir sözü yok.’ İsteyen Google’a girsin, baksın. Girip baktı herkes, Cumhurbaşkanımızın onlarca sözü var. Daha hiç kimse bunları dillendirmezken İsrail’in işgal haritasını gösterip yıllardır Birleşmiş Milletler’de bunu dile getiren Cumhurbaşkanımızdır. Bugün Abbas yönetimine ve Filistinlilere vize konulması aslında Filistinlilerin sesini kısmak anlamına geliyor. Ama hiç kimse Filistinlilerin sesini kısamaz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan var. Bir kere daha göreceğiz ki eylülde yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin davasının en gür sesi Cumhurbaşkanımız olacaktır, onun tarafından ilan edilecektir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir devlet başkanı Filistin davasını milli davamız olarak tanımlamıştır. O da Cumhurbaşkanımızdır. Dolayısıyla çok basit bir test öneriyorum Sayın Özgür Özel’e; Cumhurbaşkanımızın Gazze konusundaki, Filistin konusundaki hassasiyetini sorgulaması son derece yanlıştır. Ama bununla ilgili olarak kimin ne düşündüğünü öğrenmek istiyorsa, Gazzeli bir kardeşimize, Filistinli bir kardeşimize bunları söylesin, bakalım ne cevap alacak? Bugün Filistin bayrağının yanına Gazze’deki Filistinli kardeşlerimiz durduk yere Türk bayrağını ve Cumhurbaşkanımızın resmini oraya koymuyorlar” diye konuştu.
Haber Kaynak : HABERTURK.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”